Çocuğum Neden Konuşmuyor

Kategori: Bebek Bakımı - Bu yazı 738 kez okunduYorum Yazın
Çocuğum Neden Konuşmuyor

Ebeveyn-Çocuk İletişimi

Dil yetersizliği olan çocuğa yöneltilen dil konusunda şüpheler vardır. Dil öğrenen çocukların ebeveynleri normal olarak çocuk merkezli konuşma tarzını kullanırlar. Bu da bir çok terapi programında edindirilmeye çalışılan dilden sentaktik bütünlük açısından farklılık gösterir. Doğal ortamlarda çocuk merkezli konuşma tarzı sentaktik olarak tamamlanmış sözceleri içerirken, bunun aksine terapi programlarında kullanılan sözceler tamamlanmamıştır.
Dil yetersizliği olan çocuklar kendi linguistik seviyelerine göre farklı dil stillerini anlamada farklılık gösterirler. Brown 1. seviyesinin başlangıcında olan çocuklar sentaktik açıdan daha çok semantik açıdan temel olarak özne+eylem ve eylem+nesne anlama yöntemini kullanırlar. Buna ek olarak yetişkin kullanıcının azaltılmış bu formu bazı dil yetersizliği olan çocuklarda 2li sözcük semantik ilişkilerin üretimine yardımcı olur.
Çocuğun spontan konuşmada sözel becerilerinin artması yetişkinin en az sözel yönergelerle birlikte yüksek seviyede sözel geri bildirim sağlayarak kolaylaştırdığı zaman elde edilir. Yapılan birçok çalışma çocukların karşılıklı konuşma becerilerinin çocuğun spontan konuşma becerilerine uygun yetişkin davranışlarıyla arttırılabildiğini göstermektedir. Aşağıdaki yetişkin çocuk konuşması buna bir örnektir:
Ç Dün hayvanat bahçesine gittim.
E Ooo. Orası benim en sevdiğim eğlence yeridir. En çok maymunları severim

Ç Yarın doğum günü partim var
E Ooo. Çok eğlenceli olacak. Doğum günün için ne istersin?

Ç Ben kovboy resmi çizdim
E Benekli bir atta kocaman bir kovboy.

Yukarıdaki örneklerde yetişkin çocuğun ilgisinin olduğu başlıkla ilgili düşüncelerini ifade etmekte ve daha fazla bilgi sağlaması için ipuçları vermekte ve karşılık için beklemektedir.
Sözel çıktının arttırılmasında etkili yöntemlerden biri de bekleme süreli öğretimdir. Önce çocuğun istediği pekiştireç için ‘ne istiyorsun ’ gibi sözel işarete yanıt olarak sözel çıktı sağlanması çalışılır. Daha sonra çocuğun sözel ya da ses çıktısı oluşturması için beklenirken pekiştirece ulaşması engellenir. Aşamalı olarak çocuk yetişkinin sözel çıktısına gerek duymadan doğal ortamda oluşan bu uyarana yanıt vermeyi öğrenir.

Dil kolaylaştırıcıları görevlerini iletişim ortamlarında üstlenirler ve amaçları çocuğun öğrenmesi için gerekli fırsatları arttırmaya dönüşür.

Dil kolaylaştırıcı olarak ebeveyn, öğretmen ya da diğerlerinin kullanılması dil ve konuşma terapistinin görevini azaltmaz. Dil kolaylaştırıcı olmak için uygulamanın içinde olmak şarttır. Zaman zaman ebeveyn daha etkili bir dil kolaylaştırıcısı olmak için davranış değiştirmede zorlansa da, dil ve konuşma terapisti girdiyi tutarlı ve standart bir şekilde sağlanmasını sürdürebilir. En iyi sonuçlar diğer kolaylaştırıcıların rol yapma ve eleştirileri içeren sık, düzgün, yapılandırılmış çalışmalarla ilgili bilgi alındığında sağlanıldığı düşünülmektedir.
Ebeveyn ilgisiyle, aile üyelerin uygulama yaptığı aile merkezli ya da aile odaklı servislerin arasında açık bir farklılık vardır. bazı özel servisler aileleri doğal olarak daha geçici olarak tanırken aileler çocukların yaşantısında daimi olarak kabul edilmelidir. Bu yapılanma için dil ve konuşma terapisti ve aile iletişimi işbirliği halinde olmalıdır.

AİLE MERKEZLİ İŞBİRLİKÇİ MODEL UYGULAMA REHBERİ

Kendi rolünüzü ve müdahale için yaklaşımınızı anlatın.

  • Aile için gerçekçi seçenekler sağlayın ve onları karar vermeleri için cesaretlendirin.İstenilen bilgi ve hizmetleri hemen sağlayın.Güven sağlayın.Kültürel, etnik değerler, gelenekler ve inançları göz önünde bulundurun.Yöntem ve işlemlerin amaçlarını açıklayın.Yöntem ve işlemlerin mantıklı açıklamalarını yapın.Ailenin hem değerlendirmede hem de uygulamada rol almasını sağlayınAileye uygun yer ve zamanlarda aileyle buluşun.
  • Profosyonel kaygılardan önce ailenin kaygısına dikkat edin.

Ailenin her tartışma ve kara verme toplantılarına katılımını sağlayın. Aile tarafından kolayca anlaşılabilicek bir dil kullanın.
Aile üyeleriyle içten, bütünüyle, dürüstçe ve tarafsız şekilde konuşun.
Uygulamayı ailenin rutinine uyacak şekilde yapılandırın.
Uygulama planlamasında esnek olun.

Dil ve Konuşma Terapisi-Kültür

Her aile bireysel olmasına rağmen; yapı, ilişkiler, işlev ve aile rutinlerini etkilediğinden kültür en önemli etkileyicilerinden biridir.

Aile yapısı tüm bireyler ve ilişkilerin özelliklerini içerir fakat daha da önemlisi aile yapısıyla ilgili kültürel değerleri ve inançları içerir. Örneğin asya-amerikalı ailelerde dil yetersizliği olan çocuklarla ilgili uygulama kararları verirken aile arasındaki mesafeli iletişim göz önünde bulundurulmalıdır.
Aile ilişkileri, aile üyeleri ilişkileri ve onların aile içindeki rollerini içerir. Bu rollerin önemi kültüre göre değişiklik göstermektedir. Örneğin bekar bir yetişkinin çocuğu için uygulama aile zeminine göre yapılandırılmalıdır.
Aile işlevleri ise aile üyelerinin yerine getirmeleri beklenen sorumlulukları içerir. Bu da yine diğer bileşenler gibi kültürler arası farklılıklar gösterir. Bazı kültürlerde dil ve konuşma terapistinin hedeflediği bağımsızlığın arttırılması amacının aksine çocuk için aşırı korumacı olabilirler.
Aile rutinleri gelişimsel olarak ortaya çıkan değişiklikleri ifade eder. Çekirdek aileler çocukları büyüdüğünde ya da ileri yaşlarda çocuklarını ayırırken, geniş ailelerde böyle bir olgu yoktur.

Kültürel kimlik sabit değildir. Aynı kültüre sahip aileler farklılık gösterirler. Dil ve konuşma terapisti tarafından bu kültürel eğilimlerin belirlenmesi, uygun ve etkin uygulama planlama olasılını arttıracaktır.

Kültürel açıdan farklı ailelerle etkileşime geçme kılavuzu

Kültürel öğelerle ilgili sanılarda bulunmayın.
Kültürel kurallar hem aile/çocuk hem de dil ve konuşma terapistini yönetir. klinik odası gibi uyarana verilen yanıtın farkında olunmalıdır, kültürler arası farklılıklar gösterir.
Terapiye alınan çocuk ve ailesinin kültür özelliklerini öğrenin.
Gerekirse ailenin kültürel çevirmenlerden yardım alın.
Ailenin kültüründen sözcükler, sözceler ve selamlamalar öğrenin.
Sakin olun be etkileşim için zaman verin. Aile o dili iyi anlayamıyorsa, mümkün olduğunca az miktarda yazılı yönergeler kullanın. Sorular için zaman ayırın.
Ailenin işlevsel yaklaşımlarda olduğu gibi aile-profesyonel işbirliğine hazır olamayabileceklerini aklınızda tutun.
Ailenin ve profesyonelin hedef ve amaçlarının birbirine uymasını sağlayın
Mümkün olduğu zaman kültürel topluluğu kapsayın.

Dil ve konuşma terapisti farklı beklentilerin ve farklı etnik grupların, ırkların algısal farklılıklarının farkında olmalıdır. Ebeveynin rolü, çocuk için umulanlar, yetersizliğe yaklaşım, tıbbi durum, iyileşme ve profesyonel yaklaşım terapiden önce baştan sonra anlaşılmalıdır. Asyalı, İspanyol, amerikan ve Afrika kültürleri arasında çocuk ve profesyonel uygulamalar epeyi farklı gibi görünür. Başarılı aile- dil konuşma terapisti işbirliği karşılıklı saygı, güven ve dürüst iletişimle karakterizedir. Bu özellikler ancak DKT nin iletişime girdiği ailelerin kültürel geçmişine hassas olmasıyla sağlanır. En iyi tedavi modeli ailenin kültürel alt yapısına göre uyarlanmış terapi modelidir.

EĞİTİM İPUÇLARI

Belirli linguistik ve linguistik olmayan bağlamlar temel linguistik parçalar içerir ya da sağlar.
Genelleme başarısındaki eksiklik çocuklara belirli sorulara belirli yanıtlar, dikkatli söyletilen, yönergeler ve soruların öğretildiği yanıt programlarından (response programs) kaynaklanır. Çocuğun her günkü dünyası bu dikkatten yoksundur. Gündelik bağlamlar çalışılan iletişim davranışları öğrenmeye uygun olmayan ilgisiz uyaranları içerir. Aynı zamanda öğretmenler ve ebeveynler ipuçları ya da yönlendirmeler gibi öğrenmeyi engelleyici çeşitli davranışlar gösterirler. Ebeveyne ve öğretmene istenilen davranışın öğrenilmesi için çevresel değişiklikler ve dikkatlerine odaklanılması çalıştırılmalıdır. Gündelik iletişimdeki uygun ve yaygın uyaranlar doğru bir şekilde sunulabilir fakat bu uyaranlar terapinin içinde olursa çocuğun yeni dil hedeflerini öğrenmesi sağlanır. Genellemenin sağlanması için hedefler farklı davranışlar, kolaylaştırıcılar ve çevrelerde çalışılabilinir. Örneğin çocuğun oyuncakları, gündelik eşyaları, günlük rutinleri çalışmalarda kullanılır.
Çalışılan bağlamda giderek artan bir sıklıkta kullanılacak olan ve iletişim çevresine uygun olmayan uyaranları içeren çalışma yarım yamalak çalışma olarak adlandırılır. Yeni öğrenilen davranış için hedefler tek bir uyaran için farklı yanıtlar ya da tek bir yanıt için farklı uyaranlar için ifade edilmelidir. Bu amaçlar eş zamanlı davranışlar, tepki çeşitliliği, linguistik ve linguistik olamayan ipucu çeşitliliği kullanılarak elde edilir.
Tepki çeşitliliği çocuğa aynı iletişim hedefine ulaşmak için farklı yanıtların kullanılabileceğini öğretir. Örneğin ‘su istiyorum’, ‘su lütfen’, ‘su alabilir miyim’, ‘sen de benim kadar susadın mı?’ tümcelerinde ortak hedef su içmektir.
Sözel olan ve olmayan ipuçları çocuğun belirli bir uyarana bağlı kalmaması için çeşitlendirilebilir. Geleneksel yaklaşım konuşma sırasında oluşmayan suni ve dar ipuçlarına dayandırılmıştır. Geleneksel yaklaşımda kullanılan ‘bana her şeyi anlat ’ gibi uyarılar, pragmatik olmayan yalancı karşılıklı konuşma lara (pseudoconversational) yol açmaktadır.
İşlevsel karşılıklı konuşma yaklaşımı DKT nin belli ipuçlarının etkisini değerlendirmesi ve dili edinmesine yardımcı olacak linguistik olan ve olmayan ipuçları imkanlarını araştırır.
Terapiyi geleneksel ipuçlarına dayandıran terapistler dil hedeflerinin oluşabileceği zengin ipuçlarını içeren yaratıcı bağlamların farkında değildir.

UYGUNLUK

Dil kolaylaştırıcısı çocukta karşılıklı konuşma sırasında ya da çocuk dili öğrendiğinde eğer gerekirse dili değiştirmeye başlayabilir. Çocuğun sözcesi kolaylaştırıcının yanıtına bir uyarandır. Yanıtlar ya da olasılıklar çocuğun sözcesi için bağlam oluşturmaya yardımcı olurlar. Çocuk dili birçok farklı ve bireysel iletişim bağlamında öğrenir. Bununla beraber çocuk-ebeveyn iletişimin farklı özellikleri çocuğun dil edinim hızını etkiler. Ebeveyn-çocuk konuşmasının oranı dil gelişimiyle doğru orantılıdır. Dil yetersizliği olan çocukların anneleri çocuklarıyla daha az ve normal gelişim gösteren çocukların annelerinden daha anlaşılabilirliği zor bir tarza iletişime girerler.
Doğal olarak gelişecek sonuçlar çalışmaya başlamadan önce belirlenmelidir. Mümkün olduğunca bu sonuçlar yanıtla direkt olarak ilişkili olmalıdır. Örneğin çocuk maymun görmüş ve bunu anlatıyorsa ‘çok iyi’ ve ‘güzel konuşma’ (good talking) gibi pekiştireçlerden kaçınılmalıdır. Çocuğun mesajı maymunları gördüm iken güzel konuşma gibi bir sonuçla ilgisi yoktur ve çocuğun iletişimi değerini yitirmektedir. Bunun aksine iletişim davranışı karşılıklı konuşma yanıtlarıyla devam ettirilebilir (oo! Maymunlar çok eğlenceli olmalı. Neler yapıyorlardı?). çocuğun katılımı için terapistin basit katılımları yeterlidir.
Karşılıklı konuşma sırasında oluşacak fırsatlar semantik ve pragmatik olarak rastlantısal olmalı ve çocuğun sözce bilgisine sunulmalıdır. Semantik fırsatlar, çocuğun bir önceki sözcesinin başlığı ya da içeriğine olan yetişkin ya da dil kolaylaştırıcısının ilgisi çocuğun dil gelişiminin üstünde olumlu etkiler yaratır. Başlık ve ortak sözcük paylaşımı dil işlemlemesi için çocuktaki hafıza yükünü azaltır ve o anki kullandığı dil üretimini kolaylaştırır. Kolaylaştırıcının sözcesi çocuğun kendini değerlendirme ve üretimi için dayanak ve iskele oluşturur. Bunun aksine sık başlık değişimleri ve yetişkin tarafından çocuğun ilgisine tekrar odaklanma çocuğun dil edinimini geciktirir.

Semantik açıdan fırsat (contingency) yaratılmış, pragmatik açıdan fırsat yaratılmamış bir örnek:

Ç dondurma istiyorum.
Y Ali dondurma istiyor.

Kolaylaştırıcının yanıtı konuşmanın genel çerçevesiyle ilgili ve konuşmaya yön verici tarzda olmalıdır. Örneğin:
Ç dondurma istiyorum
Y dondurmanın içinde ne olsun?/neyli dondurma istersin?/ yemekten önce dondurma yememelisin
Yukarıdaki örnekten de anlaşılacağı gibi ‘iyi konuşma’, ‘çok iyi’ gibi yanıtlar pragmatik fırsatları engeller ve karşılıklı konuşmanın devamına yardımcı olmaz. Çocuğun dili çocuğun amacına ve niyetine ulaştığında daha doğal yollardan pekiştirilir.

Ebeveyn davranışlarının çocuğun etkileşime katılma oranını arttırmayı hedefleyen çocuk merkezli etkileşim yöntemi, çocuğun dil becerilerini arttırır. Çocuğun seçtiği başlıkla ilgili konuşmalar ve dil kolaylaştırıcıları çocuğun katılımını ve ilgisini arttırabilir. Bu katılımcı çocuk merkezci yöntem dil yetersizliği olan çocuklar için iyileştirici bir yöntem olabilir.
Dil yetersizliği olan çocukların ebeveynleri, dil seviyesi yanı olan ya da aynı yaş çocuklarının ebeveynleriyle kıyaslandığında daha az olumlu ve çocuklarının sözcelerini daha az kabullenirler.
Çocukların yetişkin konuşmasına daha az sıklıkta maruz kalması yetişkinle az etkileşime girmesine neden olur. Bu çocuğa daha az pekiştire sağlar bundan dolayı daha az iletişime girer ve gelişim daha geç başlar.
Klinik ortamda kolaylaştırıcılar çocuğun sözcelerini çocuğun dünyayı anlayışı şeklinde kabul etmelidirler.
ORTAM
Çalışmaların yeri hem terapilerin yapıldığı fiziksel mekanlar hem de çocuk ve kolaylaştırıcının oluşturduğu konuşma bağlamını içerir. Bir çok açıdan konuşma bağlamı ortam, klinik, sınıfı aştığından onlara bağlı olmadığından genelleme için çok daha önemlidir. Bu doğal iletişim dizilerinin esnekliği sayesinde terapinin nasıl yapıldığı nerde yapıldığından daha fazla önem taşımaktadır.

FİZİKSEL ORTAM

Terapiler mümkünse çocuğun yeni öğrendiği bil becerisini kullanmak isteyeceği yerde olmalıdır. İletişim çoğu katılımcıların iletişimini etkileyecek tanıdık durumlarda gerçekleşir. Örneğin hikaye anlatma, karşılıklı konuşma ve sınıf katılımı kullanılan dili etkileyecek farklı katılım kurallarına sahiptirler. Bundan dolayı çocuğun gündelik yaşantısında gerçekleşen bu tür söylemleri içeren dil uygulamaları yer almalıdır. Gündelik çevre uygulama ve genellemenin kolaylaştırılması için doğal ve tanıdık bir uyaran sağlar. Travmatik beyin hasarlı çocuklar gibi uzun süreli pragmatik yetersizlikleri olan çocuklar özellikle çevresel düzenlemeye dayalı uygulamalar gereklidir.
Ebeveynler ve öğretmenler dil kolaylaştırıcısı olarak üstlendikleri bu yeni görevlerini çalışmaları gerekir. Ebeveynler okula ya da kliniğe çalışmak için gelmelidirler. Eğer bu mümkün değilse akşam grup çalışmaları ya da kitapçıklar kullanılmalıdır. Aileler çocuklarından beklentilerini değiştirseler bile , bu dil çalışmalarının genellenmesine yardımcı olacaktır.

KARŞILIKLI KONUŞMA BAĞLAMI

Davranışlar değişken bağlamlarda anlamlı olabilmeleri için değerlendirilmeli ve çalışılmalıdır. Dil ve iletişim önceki ve sonradan gelişen (lingustik/lingusitik olmayan) bağlamlardan ve o bağlamla ilgili katılımcıdan beklenenler tarafından aşırı derecede etkilenir. Bir restoranda yemek sipariş etmekle arkadaşla telefonda konuşmanın farklı beklentiler gösterir.
Bağlam dışı çalışılan tümceler çocuğun öğrenmesi için çok zordur. DKT durağan bir formu değil, üretken ve çok yönlü bir yapıda çalışmalıdır. Bağlamsal beklentiler her bağlamda uygulamaya başlamadan önce değerlendirilmelidir.
Karşılıklı konuşma bağlamı dilin amacına ve işlevine yönelik dinamik bir bağlam sağlarlar. Her ne kadar bu bağlamda olaylar doğal bir sıralanış içinde olsa da DKT ya da ebeveyn bu öğrenme ortamını unutmamalıdır. Gerekirse diğer iletişim stratejilerinden faydalanılabilir.

Kaynak
Family-Focused Intervention: A Functional Model for Planning, Implementing, and Evaluating Individualized Family Services in Early Intervention Donald B. Bailey, Jr F.A.M.I.L.I.E.S. Project, Frank Porter Graham Development Center, University of North Carolina at Chapel Hill
Alıntıdır


Bu Yazıyı Paylaş! Google+! Pinterest!