Kendini Yaratan Moda

Kategori: Moda - Bu yazı 415 kez okunduYorum Yazın
Kendini Yaratan Moda

Serdar Egemen’in Moda hakkında ki makalelerinden birtanesi AktuelKadın.com farkıyla sizlerle.

KENDİNİ YARATAN MODA

Barınma, beslenme ile birlikte temel gereksinimlerimizden olan giyinmeye duyulan gereksinim ilk çağlarda, insanların vücutlarını doğanın etkisinden korumak düşüncesi ile doğmuştur. Daha sonraları insanların güzel görünme ve dikkat çekme istekleri, daha iyi ve güzeli arama çabaları ile moda giyimin içerisine girmiştir. Sözlük anlamı olarak moda ‘’ değişiklik gereksinimi veya süslenme özentisiyle toplum yaşamına giren geçici yenilik’’ olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımdan yola çıkarak ‘’moda ‘’değişiklik gereksinimi ve süslenme özentisinden’’ doğar diyebilir miyiz?’’

Bir dönem insanların büyük bir kısmını etkisi altına almış ve hala etkisini devam ettiren bazı moda akımlarının insanlar tarafından, sadece gereksinim ve süslenme ihtiyaçları için var edildiklerini söylemek doğru mudur?

Bazen moda kendisini yaratır veya yarattırır. Toplumsal koşullar, salgınlar, hastalıklar, rastlantılar, kazalar , savaşlar, vs. gibi olaylar giyimde yenilikler doğurmuş bir bakıma modanın kendini tasarlamasını sağlamışlardır. Bu konuya çeşitli örnekler verilebilir. Erkek ceketlerinin sol yakasında bulunan iliğin değişik bir öyküsü vardır. Prens De Gall’e seyahat sırasında güzel bir kadın çiçek armağan eder. Prens, kadına ve yaptığı bu davranışa değer verdiğini göstermek için çakısıyla ceketinin sol yakasına bir delik açar ve çiçeği oraya takar. İngiliz centilmenliğinin sonucunda ortaya çıkan bu moda, günümüze dek ulaşmıştır.

Kraliçe Elizabeth döneminde moda olan ‘’ruff’’ yakaları, ilk kez bir İspanyol prensesin guatrlı boynunu gizlemek için giydiği söylenir.

Fransa’da 13. Louis döneminde, bir av partisinde attan düşen Matmazel Fontage’nin dağılan saçlarını bir çorap lastiğiyle toplaması, o yıl kadınlar arasında ‘’Fontage stili’’ saç modasının doğmasına sebep olur.

Mayo adını verdiğimiz deniz giysilerinin ortaya çıkışına kuduz hastalığı sebep olmuştur. 1820’lerde Kuzey Fransa’da deniz banyosu ‘’kuduz köpeğin ısırdığı bir kimsenin iyileştiği yer’’ olarak tanımlanmıştır. Bu iyileştirme yöntemi, özel bir giysi gerektirir. Modacılar bol pantolonlarla giyilen kolsuz bol gömlekler yaparlar. O yıllarda bu nedenle yapılan özel deniz giysisi, yerini günümüz bikini ve mayolarına bırakmıştır.

Hür ve yalın giyimi kadın dünyasına ilk kez getiren ünlü modacı Chanel’in, gaz ocağı patlaması sonucu uzun saçlarının yanması, yeni bir saç modasının doğmasına neden olur. Modacı, saçlarını erkek stilinde keserek o gece operaya gider ve tüm ilgiyi üstüne çeker. Ertesi gün Parisli kadınlar berberlerinden ‘’Chanel stili’’ saç isterler.

Kadınların, erkek stili trençkot ve süveter giymesine de Chanel sebep olur. Yağmurlu bir günde erkek arkadaşının trençkotunu, bir at yarışında da üşüdüğü için bir jokeyin süveterini giymesi kadınlar arasında ilk kez trençkot ve süveter giyme modasına yol açar.

2. Dünya Savaşı sırasında, İngiliz generali Montgomeri’nin giydiği ceket, montgomeri ismini almış ve savaş sonrası erkekler arasında moda olmuştur. Günümüzde mont adını alan bu ceketler kadın, erkek ayırımı yapılmaksızın giyilmektedir.

Moda dünyasını alt üst etmiş Mary Quant’ın mini eteğinin hikayesi şöyledir. Atölyesinde çalışan genç kızlardan biri, etekliğini ütülerken yakar, yanan bölümü keserek eteği kısacık bastırır. Bu kısacık eteğin verdiği esin Mary Quant’ı bir anda üne kavuşturur. Genç modacı, milyonlarca kadını mini eteklerinin peşinden sürüklerken, bu akıma karşı olanlar bile mini etek giymekten kendilerini alamazlar. Mini eteklerin kullanımından olumsuz yönde etkilenen kumaş endüstrisi moda dünyasındaki bu ilginç etkiye tepki olarak maksi etek modasını ortaya atarak yeni bir modanın oluşmasına sebebiyet verirler.

Blue-Jeanslerin ortaya çıkışı ise, 1800’lerde Amerika’nın kuzeyinde ‘’altına hücum’’ ile başlar. Ağır çalışma koşulları içinde olan altın arayıcıları tabiata dayanıklı giysilere ihtiyaç duyarlar. Levi Straus adında bir iş adamı Fransa’dan getirttiği dayanıklı kumaştan pantolonlar yapar. ‘’Denim’’ denilen bu pantolonları daha sonra kovboylar da benimserler. 2. Dünya Savaşından sonra dünyayı sarsan ekonomik kriz, bu pantolonların tüm ülkelerde giyilmesine sebep olur. Bu arada kumaş maviye boyanarak bu günkü ismini alır. Ucuz ve rahat bir giysi olan Blue-jeansler, günümüzde en çok kullanılan giyim eşyalarından biridir.

Bunlar ve bunların dışında sayabileceğimiz birçok giysi modası aslında birileri tarafından istenerek yaratılmamıştır. Moda kendine, kabullenebileceği açık kapılar bulmuş ve oradan sızarak hakimiyetini toplumlar üzerinde hissettirmiştir. Kısacası moda sadece istenerek veya özenme sonucu ortaya çıkarılan bir unsur değildir. Kimse yaratmak istemese de, moda bir şekilde kendini yaratır ve bize sunar.

Serdar Egemen


Bu Yazıyı Paylaş! Google+! Pinterest!