Atatürk’ün Kadınlara Verdiği Haklar

Kategori: Kültür - Sanat - Bu yazı 1.277 kez okunduYorum Yazın
Atatürk’ün Kadınlara Verdiği Haklar

Türk kadını, yüzyıllardır özlemini çektiği haklarına sahip olmada; en azimli, inançlı ve güçlü desteği Atatürk’ten almış ve o zamanın çağdaş ülke kadınlarının önüne geçmiştir.

Örneğin , İtalya’da kadınlar ancak 1948 yılında seçimlere girebilmişler.

Japon kadınları ise seçim haklarını ancak 1950 yılında alabilmiştir.

Medeni Kanun’ları aldığımız İsviçre’de ise, kadınlar haklarını 1971 yılına kadar alamazken, çağdaşlamada örnek aldığımız İsveç ve Danimarka gibi ülkelerde de durum farklı değilken,

Atatürk’ün girişimiyle kadınların iktisadi ve siyasal yaşama katılmaları yönünde bir dizi değişiklik yapılarak, 1930’da belediye seçimlerinde seçme, 1933’te çıkarılan Köy Kanunu’yla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralık 1934’te Anayasa’da yapılan bir değişiklikle de milletvekili seçme ve seçilme hakları tanınmıştır.

Eski Türk Devletlerinde kadınlar aile hayatında, mirasta, devlet yönetiminde hak sahibiydiler. Osmanlı Devleti’nde ise İslamiyet’in de etkisiyle kadınlar birçok sosyal, kültürel ve siyasi haktan mahrumdu. Örneğin; nüfus sayımında toplama dahil edilmiyorlardı, aile hayatında haremlik-selamlık vardı, yüzlerini peçeyle örtmek kanunlar nedeniyle zaruriydi, evlenme, boşanma ve miras işlerinde ikinci plandaydılar ve devlet memuru olamıyorlardı.

Çağdaş, demokratik ve laik bir Türk toplumunu hedefleyen başta Mustafa Kemal Atatürk, dönemin hükümetleri ve TBMM, kadınların insan haklarından eşit olarak yararlanması için gerekli düzenlemeleri yapmışlardır.

Bu vesile ile bakın Atatürk nasıl seslenir:

“Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lâzım gelecektir. Türk kadını, evdeki medeni mevkiini selâhiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir. Siyasi hayatla, Belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu selâhiyet ve liyakatle kullanacaktır.”

 

Atatürk’ün, çağı ve değişeni değil, değişecek zamanı milletine göstermesi, kadın hakları ve kadın-erkek eşitliği konularında, “BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi”, “İnsan Hakları Sözleşmesi” gibi konular, daha insanlık tarihinin ufkunda bile görünmemişken Türk Kadınına, haklarını vermesinin değeri daha iyi anlaşılır. Bağımsızlık mücadelesi yapan ülkeler nasıl Atatürk’ü örnek bir lider almışlarsa, kadın hakları uğruna uğraş ve savaş verenler de, onu bir devrimci olarak aynı şekilde örnek almak durumundadırlar. Çünkü bütün insanlık tarihi boyunca, tarihin hiçbir döneminde, hiçbir lider kadın hakları konusunda Atatürk kadar önsezili ve öngörüşlü olmamış, onun kadar uğraş ve savaş vermemiştir.

 

Ne mutlu bir Atatürk yetiştiren Türk kadınına, ne mutlu O’na sahip olan Türk milletine!..


Bu Yazıyı Paylaş! Google+! Pinterest!